Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
şu orman halkının sayın kralı,
nasılsa hasta düşer.
bay tilki de yakın ahbabıdır pek,
-bir geyik kalbi istiyor canım, der.
onu yersem atarım hastalığı.
tilki: "-hayhay, başüstüne" diyerek,
çayırda otlayan geyiği bulur,
elpençe divan durur:
-size bir müjdem var efendiciğim,
doğrusu müjdemi hemen isterim.
sayın aslan sizi çok beğeniyor,
şu geyik ne akıllı hayvan, diyor.
yerimi tutarsa ancak o tutar,
benden sonra ona uysun hayvanlar.
hemen inandı geyik, bu mavala:
-teşekkür ederim sayın aslana,
diyerek sevincinden şıkır şıkır oynadı,
hiç arayıp sormadı.
ve sevine sevine,
temennalarla girdi aslanın evine.
iltifat beklerken sayın aslandan,
canından oldu hayvan.
hayatta da böyledir, yüzümüze gülerler,
dost gözükerek kötülük ederler.
Aslan hastalanmış, bir mağaraya girip yatmış. Tilkiyi pek severmiş, onu da yanına çağırıp ahbaplık etmiş. Demiş ki: "Sen benim gene iyileşip yaşamamı istiyor musun? Ormanda oturan koca geyik yok mu, gidip dil döker, kandırırsın onu. Ben onun ciğerleriyle yüreğini yemek istiyorum, canım pek çekiyor." Aslan böyle deyince tilki hemen gitmiş, ormanda sıçrayıp oynayan geyiği bulmuş.
Tatlı tatlı sözlerle yanına varmış, esenlemiş, demiş ki: "Sana bir müjdem var. Bilirsin, bizim kralımız aslan benim komşumdur; şimdi çok hasta, kurtulmaktan da umudunu kesti. Kendinden sonra krallığı kime bırakacak onu düşünüyor. Yaban domuzunu akılsızdır diye, ayıyı kabadır diye, parsı acımasızdır diye, kaplanı da övünür durur diye istemiyor. Krallığa geyik geçmeli, boyu uzundur, uzun yıllar yaşar, boynuzundan yılanlar bile korkar, dedi. Sözü uzatmayalım, krallığı sana bırakacak, verdi kararını. Müjdeme ne vereceksin bakalım? Çabuk söyle, ben burada öyle duramam, neredeyse çağırtır beni. Her işinde ille bana danışacak, benden geçemiyor. Yaşlıyım ben, bu dünyada çok şeyler gördüm, çok şeyler duydum; beni dinlersen sen de gel benimle, öle¬ceği sırada yanında bulun." Tilki böyle söyleyince geyik inanıverdi. Dünyada kendini beğenmeyen mi vardır? Kendini beğenen de çabucak kanıverir. Geyik de başına gelecekleri düşünmeden tilkinin peşine takılıp mağaraya gitti. Aslan kapıda bekliyormuş; hemen geyiğin üzerine atıldı ama bir yandan yaşlılık, bir yan¬dan da hastalık, yakalayamadı, biraz kulaklarını kanattı, İşte o kadar. Geyik koşa koşa gene ormana kaçtı, saklandı. Tilki emeği boşa gitti diye çok üzüldü, ön ayaklarını birbirine vurup: "Tuh! Gördün mü başımıza gelenleri?" dedi. Aslanın da kükremesi yürekler açışıydı. Kolay mı? Hem açlık hem de eski gücüne hasret, zavallıcık kükremesin de ne yapsın? Gene tilkiye yalvardı: "Kuzum tilki, canım tilki. Ne olursa senden olur, gene bir yolunu bul da getir bana şu geyiği" dedi. Tilki: "Ben artık ne yapayım? Kolay mı onu yeniden kandırmak? Ama senin hatırını kırmak da olmaz, varayım bir deneyeyim." dedi. Bir tazı gibi geyiğin izlerini koklaya koklaya yola düştü, türlü düzenler kurdu: "Buradan yaralı bir geyik geçti, görmediniz mi?" diye çobanlara sordu, çobanlar geyiğin ormanda saklandığı deliği gösterdiler. Tilki baktı ki geyik oturmuş din¬leniyor, hiç sıkılmadan karşısına geçti. Geyiğin tüyleri diken diken olmuştu: "Seni alçak seni" dedi, "Bir daha kanar mıyım ben senin sözlerine? Hele yaklaş yanıma, geberdiğin gündür. Sen git de tilkiliğini başkalarına göster, o krallık masal¬larını başkalarına anlat." Tilki yılmadı bu sözlerden: "Senin bu kadar korkak, bu kadar tabansız olduğunu bilmezdim doğrusu" dedi. "Bir de kalkmış bizden, senin iyiliğine çalışan dostlarından kuşku duyuyosun! Aslan senin kulağını tuttuysa sana diyecekleri vardı da onun için tuttu. Ne yapsın? Ölecek zavallı! Krallığın gizlerini de öyle ulu orta söyleyemez ya! Sense bir hasta kulağını tırmaladı diye ürküverdin, o kadarcık acıya dayanamadın. Aslanın çok canı sıkıldı; o şimdi senden daha öfkeli. Yerime öylelerini bırakmam, kurdu kral atarım diyor. Gördün mü bize ettiğini? Kurt kral olunca ne yaparız biz? Kim dayanır onun kahrına! Sen gene gel benimle, kuzu gibi uslu dur. Bütün şu yaprakların, pınarların önünde ant içerek söylüyorum, aslanın korkulacak durumu kalmadı artık. Bana gelince bilirsin, ben hep senin iyiliğini isterim." Böyle söyleye söyleye geyiği gene kandırdı, mağaraya götürdü. Aslan bir temiz karnını doyurdu, geyiğin ciğerlerini, kemiklerini, iliklerini yedi yuttu. Tilki orada durmuş bakıyordu. Yüreğin düştüğünü görünce yavaşça kaptı, belli etmeden yiyiverdi. Aslan, kalan etlerin arasında yüreği aradı, aradı bulamadı. Tilki, ne olur ne olmaz diye biraz öteye çekilip: "Ne arayıp duruyor¬sun! Öyle hayvanın yüreği mi olur? Yüreği olsa kalkıp da kendi ayağıyla aslanın inine gelir miydi?" dedi.
Bazı insanlarda vardır, koltuklarını kabartacak bir şey duydular mı, tehlikeyi görmez olurlar. Bu masal onlar için söylenmiş.
Aisopos
Masallar
çev. Nurullah ATAÇ
Aslan, tilki birde geyik adlı metindeki olay örgüsü:
§ Tilkinin aslanın mağarasına gelmesi.
§ Tilkinin geyiğin yanına gitmesi.
§ Tilki ve geyiğin aslanın yanına gitmesi.
§ Geyiğin kaçması.
§ Tilkinin tekrar aslanın yanına gelmesi.
§ Tilkinin tekrar geyiğin yanına gitmesi.
§ Tilki ve geyiğin aslanın yanına gelmesi ve sonunda geyiğin ölmesi.
§ Aslan, Tilki bir de Geyik adlı Metin öyküleyici anlatım türü ile kaleme alınmıştır.
§ Bunun dışında yazarın “Dünyada kendini beğenmeyen mi vardır?” ifadesi tartışmacı ve metnin son paragrafı ise yazarın kişisel düşüncesi göstermesi dolayısıyla öznel anlatıma da örnek olabilir.
§ Farklı anlatım türlerini barındıran metin parçalarını birleştiren unsurumuz ise temadır.
Verilen fablda geçen aslan, tilki, geyik, mağara, orman gibi sözcükler somut dünyada gerçekliği olan unsurlardır. Fakat bunlar yazar tarafından hayal gücünün de etkisiyle metinde kurmaca gerçeklik haline dönüştürülmüştür. Metinde olay örgüsü bu nedenle gerçeklik taşımamaktadır.
Metinde ki kahramanlar aslan, tilki, çobanlar ve geyiktir. Aslan gücü, tilki kurnazlığı, geyik de saflığı simgelemektedir. Çobanlar ise yardımcı karakterlerdir.
Metindeki mekânlar genel olarak orman ve aslanın mağarasıdır. Bu mekânlar metinde olayların geçtiği yerlerdir. Fabldaki kahramanlar düşünülünce mekânla bir birlik sağlandığı görülmektedir.
Metinde herhangi bir zaman ifadesi bulunmamaktadır. Fakat metindeki -mış lı ifadeler göz önünde bulundurulursa metinin geçmiş bir zamanda kaleme alındığı söylenebilir.
Tarih: 2016-03-02 01:57:05 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Aslan Tilki Birde Geyik Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
Aslan Tilki Birde Geyik Özeti
şu orman halkının sayın kralı,
nasılsa hasta düşer.
bay tilki de yakın ahbabıdır pek,
-bir geyik kalbi istiyor canım, der.
onu yersem atarım hastalığı.
tilki: "-hayhay, başüstüne" diyerek,
çayırda otlayan geyiği bulur,
elpençe divan durur:
-size bir müjdem var efendiciğim,
doğrusu müjdemi hemen isterim.
sayın aslan sizi çok beğeniyor,
şu geyik ne akıllı hayvan, diyor.
yerimi tutarsa ancak o tutar,
benden sonra ona uysun hayvanlar.
hemen inandı geyik, bu mavala:
-teşekkür ederim sayın aslana,
diyerek sevincinden şıkır şıkır oynadı,
hiç arayıp sormadı.
ve sevine sevine,
temennalarla girdi aslanın evine.
iltifat beklerken sayın aslandan,
canından oldu hayvan.
hayatta da böyledir, yüzümüze gülerler,
dost gözükerek kötülük ederler.
Aslan Tilki Birde Geyik Masalı
Aslan hastalanmış, bir mağaraya girip yatmış. Tilkiyi pek severmiş, onu da yanına çağırıp ahbaplık etmiş. Demiş ki: "Sen benim gene iyileşip yaşamamı istiyor musun? Ormanda oturan koca geyik yok mu, gidip dil döker, kandırırsın onu. Ben onun ciğerleriyle yüreğini yemek istiyorum, canım pek çekiyor." Aslan böyle deyince tilki hemen gitmiş, ormanda sıçrayıp oynayan geyiği bulmuş.
Tatlı tatlı sözlerle yanına varmış, esenlemiş, demiş ki: "Sana bir müjdem var. Bilirsin, bizim kralımız aslan benim komşumdur; şimdi çok hasta, kurtulmaktan da umudunu kesti. Kendinden sonra krallığı kime bırakacak onu düşünüyor. Yaban domuzunu akılsızdır diye, ayıyı kabadır diye, parsı acımasızdır diye, kaplanı da övünür durur diye istemiyor. Krallığa geyik geçmeli, boyu uzundur, uzun yıllar yaşar, boynuzundan yılanlar bile korkar, dedi. Sözü uzatmayalım, krallığı sana bırakacak, verdi kararını. Müjdeme ne vereceksin bakalım? Çabuk söyle, ben burada öyle duramam, neredeyse çağırtır beni. Her işinde ille bana danışacak, benden geçemiyor. Yaşlıyım ben, bu dünyada çok şeyler gördüm, çok şeyler duydum; beni dinlersen sen de gel benimle, öle¬ceği sırada yanında bulun." Tilki böyle söyleyince geyik inanıverdi. Dünyada kendini beğenmeyen mi vardır? Kendini beğenen de çabucak kanıverir. Geyik de başına gelecekleri düşünmeden tilkinin peşine takılıp mağaraya gitti. Aslan kapıda bekliyormuş; hemen geyiğin üzerine atıldı ama bir yandan yaşlılık, bir yan¬dan da hastalık, yakalayamadı, biraz kulaklarını kanattı, İşte o kadar. Geyik koşa koşa gene ormana kaçtı, saklandı. Tilki emeği boşa gitti diye çok üzüldü, ön ayaklarını birbirine vurup: "Tuh! Gördün mü başımıza gelenleri?" dedi. Aslanın da kükremesi yürekler açışıydı. Kolay mı? Hem açlık hem de eski gücüne hasret, zavallıcık kükremesin de ne yapsın? Gene tilkiye yalvardı: "Kuzum tilki, canım tilki. Ne olursa senden olur, gene bir yolunu bul da getir bana şu geyiği" dedi. Tilki: "Ben artık ne yapayım? Kolay mı onu yeniden kandırmak? Ama senin hatırını kırmak da olmaz, varayım bir deneyeyim." dedi. Bir tazı gibi geyiğin izlerini koklaya koklaya yola düştü, türlü düzenler kurdu: "Buradan yaralı bir geyik geçti, görmediniz mi?" diye çobanlara sordu, çobanlar geyiğin ormanda saklandığı deliği gösterdiler. Tilki baktı ki geyik oturmuş din¬leniyor, hiç sıkılmadan karşısına geçti. Geyiğin tüyleri diken diken olmuştu: "Seni alçak seni" dedi, "Bir daha kanar mıyım ben senin sözlerine? Hele yaklaş yanıma, geberdiğin gündür. Sen git de tilkiliğini başkalarına göster, o krallık masal¬larını başkalarına anlat." Tilki yılmadı bu sözlerden: "Senin bu kadar korkak, bu kadar tabansız olduğunu bilmezdim doğrusu" dedi. "Bir de kalkmış bizden, senin iyiliğine çalışan dostlarından kuşku duyuyosun! Aslan senin kulağını tuttuysa sana diyecekleri vardı da onun için tuttu. Ne yapsın? Ölecek zavallı! Krallığın gizlerini de öyle ulu orta söyleyemez ya! Sense bir hasta kulağını tırmaladı diye ürküverdin, o kadarcık acıya dayanamadın. Aslanın çok canı sıkıldı; o şimdi senden daha öfkeli. Yerime öylelerini bırakmam, kurdu kral atarım diyor. Gördün mü bize ettiğini? Kurt kral olunca ne yaparız biz? Kim dayanır onun kahrına! Sen gene gel benimle, kuzu gibi uslu dur. Bütün şu yaprakların, pınarların önünde ant içerek söylüyorum, aslanın korkulacak durumu kalmadı artık. Bana gelince bilirsin, ben hep senin iyiliğini isterim." Böyle söyleye söyleye geyiği gene kandırdı, mağaraya götürdü. Aslan bir temiz karnını doyurdu, geyiğin ciğerlerini, kemiklerini, iliklerini yedi yuttu. Tilki orada durmuş bakıyordu. Yüreğin düştüğünü görünce yavaşça kaptı, belli etmeden yiyiverdi. Aslan, kalan etlerin arasında yüreği aradı, aradı bulamadı. Tilki, ne olur ne olmaz diye biraz öteye çekilip: "Ne arayıp duruyor¬sun! Öyle hayvanın yüreği mi olur? Yüreği olsa kalkıp da kendi ayağıyla aslanın inine gelir miydi?" dedi.
Bazı insanlarda vardır, koltuklarını kabartacak bir şey duydular mı, tehlikeyi görmez olurlar. Bu masal onlar için söylenmiş.
Aisopos
Masallar
çev. Nurullah ATAÇ
Aslan, tilki birde geyik adlı metindeki olay örgüsü:
§ Tilkinin aslanın mağarasına gelmesi.
§ Tilkinin geyiğin yanına gitmesi.
§ Tilki ve geyiğin aslanın yanına gitmesi.
§ Geyiğin kaçması.
§ Tilkinin tekrar aslanın yanına gelmesi.
§ Tilkinin tekrar geyiğin yanına gitmesi.
§ Tilki ve geyiğin aslanın yanına gelmesi ve sonunda geyiğin ölmesi.
§ Aslan, Tilki bir de Geyik adlı Metin öyküleyici anlatım türü ile kaleme alınmıştır.
§ Bunun dışında yazarın “Dünyada kendini beğenmeyen mi vardır?” ifadesi tartışmacı ve metnin son paragrafı ise yazarın kişisel düşüncesi göstermesi dolayısıyla öznel anlatıma da örnek olabilir.
§ Farklı anlatım türlerini barındıran metin parçalarını birleştiren unsurumuz ise temadır.
Verilen fablda geçen aslan, tilki, geyik, mağara, orman gibi sözcükler somut dünyada gerçekliği olan unsurlardır. Fakat bunlar yazar tarafından hayal gücünün de etkisiyle metinde kurmaca gerçeklik haline dönüştürülmüştür. Metinde olay örgüsü bu nedenle gerçeklik taşımamaktadır.
Metinde ki kahramanlar aslan, tilki, çobanlar ve geyiktir. Aslan gücü, tilki kurnazlığı, geyik de saflığı simgelemektedir. Çobanlar ise yardımcı karakterlerdir.
Metindeki mekânlar genel olarak orman ve aslanın mağarasıdır. Bu mekânlar metinde olayların geçtiği yerlerdir. Fabldaki kahramanlar düşünülünce mekânla bir birlik sağlandığı görülmektedir.
Metinde herhangi bir zaman ifadesi bulunmamaktadır. Fakat metindeki -mış lı ifadeler göz önünde bulundurulursa metinin geçmiş bir zamanda kaleme alındığı söylenebilir.
Tarih: 2016-03-02 01:57:05 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx